27 Ağustos 2015 Perşembe

TARİHİ LİKYA YOLU

Kemer’den başlayıp Fethiye’de son bulan ve Teke Yarımadasındaki Likya eserlerini kapsayan patikaların birleştirilmesi ve işaretlenmesiyle oluşturulmuş bir yürüyüş yoludur Likya Yolu.. Yaklaşık 500 km uzunluğunda olan ve yürüyerek durmaksızın 1 ay içerisinde bitirilebilecek olan yol çeşitli etaplara ayrılmıştır. Yol üzerinde mükemmel manzaralar ve 19 antik Likya kenti kalıntılarına şahit olunabilir. Yolun belirlenmesi ve işaretlenmesi çalışmaları İngiliz bir araştırmacı tarafından yapılmış ve 1999 yılında hizmete açılmıştır. Parkurun tamamı işaretlenmiştir, üzerinde konaklama imkânları mevcuttur ve yolun bakımı gönüllü kuruluşlar tarafından yapılmaktadır. 


Peki bu Likya Yolu üzerinde neler görülebilir?

1- Patara Antik Kenti
Bu antik kent, Kalkan belgesi yakınlarında yer alıyor ve Likya Birliğinin başkentliğini yaptığı söyleniyor. Antik kentin denizle birleştiği noktada ise Türkiye’nin en uzun ikinci kum plajı yer alıyor. Karetta karettaların üreme bölgesi olması nedeniyle plajdaki tesisler özel kurallar uyguluyor ve çevrenin korunmasına dikkat ediyorlar. Bu plaj yüzmeye değer!



2- Myra Antik Kenti
Demre ilçesinde bulunan antik kentin en dikkat çekici iki yapısından biri antik tiyatrosu. Tiyatro oldukça heybetli ve iyi korunmuş durumda. İkincisi ise kaya mezarları. Ayrıca, taşlara işlenmiş ve hepsi birbirinden farklı yüz figürleri ise çok etkileyiciydi.




3- Gelidonya Feneri
Akdeniz’in kılavuz fenerlerinden biri olan bu fenere patika bir yoldan yürüyerek ulaşabilirsiniz. Kumluca ilçesine bağlı Karaöz mevkiinden gidilen fenerin manzarası tam anlamıyla bir harika. Önünde beş adalar manzarasıyla dünyanın en güzel manzaralarından seçilen olan fenerin yıllardır görevlisi olan kişiden hikâyesini dinleyebilirsiniz. Gelidonya burnu ayrıca milattan önceye ait bir gemi batığına da ev sahipliği yapıyor.


4- Olimpos
Doğrusu giderken bu kadar güzel bir antik kent ve plajla karşılaşacağımı ummuyordum. Antik kentin içerisinden serin mi serin bir dere akıyor. Antik kentin içindeki mozaik zeminli ev oldukça etkileyiciydi. Ardından dağların bir şemsiye görevini gördüğü mükemmel sahile ulaşıyorsunuz.. Orta büyüklükteki taşlardan oluşan plajı ve Akdeniz’e göre serin deniziyle sizleri mest edeceğine inanıyorum.



5- Chimera-Yanantaş
Olimpos ile aynı koyu paylaşan Çıralı mevkiinde bulunan bir dağın tepesine 1 km el feneriyle çıkıp taşların yandığını görünce bir an şaşırmıyor değil insan.. Oldukça güzel bir efsane anlatılıyor ve buna göre kısaca bu ateş Chimera adında ve bir dövüş sırasında yerin altına gönderilen ejderhanın ateşleri.. Gelenler sucuklarını kızartıyor ve manzaranın keyfine varıyor. Denilen o ki olimpiyat meşalesi bu sönmeyen ateşin sembolik bir yansımasıymış.



6- Phaselis Antik Kenti
Bu antik şehir Kemer’e oldukça yakındır ve antik kentin yanı sıra güzel bir piknik alanı ile çakılsız ve harika bir plaja da ev sahipliği yapmaktadır. Üç tane koyu olan antik bir limana ev sahipliği yapan yer cennetten bir köşe sayılabilir.


7- Simena Antik Kenti
Yalnızca deniz yoluyla ulaşılabilen bu antik kentin yarısı bir deprem sonrasında sular altında kalmış. Civardaki çeşitli yerlerden Kekova tekne turuna katıldığınızda muhakkak bir durak noktası olan antik kentte bir kale ve içinde de antik tiyatro kalıntıları bulunuyor. Gerçekten masalsı bir yapısı olan bu şehre kesinlikle gitmenizi tavsiye ederim.



8- Antiphellos Antik Kenti
Günümüzdeki Kaş ilçesinin üzerine kurulduğu bir antik kenttir. Kaş şehri içerisinde yer yer Likya döneminden kalma lahitlere rastlanır. Ayrıca şehir merkezine yürüme mesafesinde bulunan antik tiyatro ise günbatımında Yunan adaları manzarasıyla görülmeye değerdir.


Bu manzaraların bir maceraya değeceğine inanıyorum J Öte yandan vakti kısıtlı arkadaşlar bu bahsettiğim yerleri aracınız yardımıyla da dolaşabilirsiniz. Tabii arada sırada 1-2 km yürümek zorunda kalsanız da biz de arabayla Likya Yolu fikrini hayata geçirmiş insanlar olarak hepsinden zevk aldık.. Tabii kaçırdıklarımız da cabası..

İyi eğlenceler!

A.

0 yorum:

Yorum Gönder