Kemer’den başlayıp
Fethiye’de son bulan ve Teke Yarımadasındaki Likya eserlerini kapsayan
patikaların birleştirilmesi ve işaretlenmesiyle oluşturulmuş bir yürüyüş
yoludur Likya Yolu.. Yaklaşık 500 km uzunluğunda olan ve yürüyerek durmaksızın
1 ay içerisinde bitirilebilecek olan yol çeşitli etaplara ayrılmıştır. Yol
üzerinde mükemmel manzaralar ve 19 antik Likya kenti kalıntılarına şahit
olunabilir. Yolun belirlenmesi ve işaretlenmesi çalışmaları İngiliz bir
araştırmacı tarafından yapılmış ve 1999 yılında hizmete açılmıştır. Parkurun tamamı
işaretlenmiştir, üzerinde konaklama imkânları mevcuttur ve yolun bakımı
gönüllü kuruluşlar tarafından yapılmaktadır.
Peki bu Likya Yolu üzerinde neler
görülebilir?
1- Patara Antik Kenti
Bu antik kent, Kalkan belgesi
yakınlarında yer alıyor ve Likya Birliğinin başkentliğini yaptığı söyleniyor.
Antik kentin denizle birleştiği noktada ise Türkiye’nin en uzun ikinci kum
plajı yer alıyor. Karetta karettaların üreme bölgesi olması nedeniyle plajdaki
tesisler özel kurallar uyguluyor ve çevrenin korunmasına dikkat ediyorlar. Bu
plaj yüzmeye değer!
2- Myra Antik Kenti
Demre ilçesinde bulunan
antik kentin en dikkat çekici iki yapısından biri antik tiyatrosu. Tiyatro
oldukça heybetli ve iyi korunmuş durumda. İkincisi ise kaya mezarları. Ayrıca,
taşlara işlenmiş ve hepsi birbirinden farklı yüz figürleri ise çok
etkileyiciydi.
3- Gelidonya Feneri
Akdeniz’in kılavuz
fenerlerinden biri olan bu fenere patika bir yoldan yürüyerek ulaşabilirsiniz.
Kumluca ilçesine bağlı Karaöz mevkiinden gidilen fenerin manzarası tam
anlamıyla bir harika. Önünde beş adalar manzarasıyla dünyanın en güzel
manzaralarından seçilen olan fenerin yıllardır görevlisi olan kişiden hikâyesini
dinleyebilirsiniz. Gelidonya burnu ayrıca milattan önceye ait bir gemi batığına
da ev sahipliği yapıyor.
4- Olimpos
Doğrusu giderken bu kadar
güzel bir antik kent ve plajla karşılaşacağımı ummuyordum. Antik kentin
içerisinden serin mi serin bir dere akıyor. Antik kentin içindeki mozaik
zeminli ev oldukça etkileyiciydi. Ardından dağların bir şemsiye görevini
gördüğü mükemmel sahile ulaşıyorsunuz.. Orta büyüklükteki taşlardan oluşan
plajı ve Akdeniz’e göre serin deniziyle sizleri mest edeceğine inanıyorum.
5- Chimera-Yanantaş
Olimpos ile aynı koyu
paylaşan Çıralı mevkiinde bulunan bir dağın tepesine 1 km el feneriyle çıkıp
taşların yandığını görünce bir an şaşırmıyor değil insan.. Oldukça güzel bir
efsane anlatılıyor ve buna göre kısaca bu ateş Chimera adında ve bir dövüş
sırasında yerin altına gönderilen ejderhanın ateşleri.. Gelenler sucuklarını
kızartıyor ve manzaranın keyfine varıyor. Denilen o ki olimpiyat meşalesi bu
sönmeyen ateşin sembolik bir yansımasıymış.
6- Phaselis Antik Kenti
Bu antik şehir Kemer’e
oldukça yakındır ve antik kentin yanı sıra güzel bir piknik alanı ile çakılsız ve
harika bir plaja da ev sahipliği yapmaktadır. Üç tane koyu olan antik bir
limana ev sahipliği yapan yer cennetten bir köşe sayılabilir.
7- Simena Antik Kenti
Yalnızca deniz yoluyla
ulaşılabilen bu antik kentin yarısı bir deprem sonrasında sular altında kalmış.
Civardaki çeşitli yerlerden Kekova tekne turuna katıldığınızda muhakkak bir
durak noktası olan antik kentte bir kale ve içinde de antik tiyatro kalıntıları
bulunuyor. Gerçekten masalsı bir yapısı olan bu şehre kesinlikle gitmenizi
tavsiye ederim.
8- Antiphellos Antik
Kenti
Günümüzdeki Kaş ilçesinin
üzerine kurulduğu bir antik kenttir. Kaş şehri içerisinde yer yer Likya
döneminden kalma lahitlere rastlanır. Ayrıca şehir merkezine yürüme mesafesinde
bulunan antik tiyatro ise günbatımında Yunan adaları manzarasıyla görülmeye
değerdir.
Bu manzaraların bir
maceraya değeceğine inanıyorum J Öte yandan vakti kısıtlı arkadaşlar bu
bahsettiğim yerleri aracınız yardımıyla da dolaşabilirsiniz. Tabii arada sırada
1-2 km yürümek zorunda kalsanız da biz de arabayla Likya Yolu fikrini hayata
geçirmiş insanlar olarak hepsinden zevk aldık.. Tabii kaçırdıklarımız da cabası..
İyi eğlenceler!
A.
0 yorum:
Yorum Gönder