17 Şubat 2015 Salı

MASALSI BİR KASABA: BLED




Toplantımın Bled’de olacağını öğrendiğimde “Orası da neresi?” diye düşünmüştüm ama internetten biraz araştırınca büyüleyici bir yer olacağına seyahatim öncesinde ikna olmuştum. Ziyaretimin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen hala büyüsünde kaldığım bu minik ama bir o kadar da masalsı kasabayı tanıtmak ise ayrı bir heyecan verici..

Bled, Slovenya sınırları içerisinde bulunuyor ve başkent Ljubljana’ya yaklaşık 60 km uzaklıkta. Kasaba, kendi adıyla anılan büyüleyici gölü ile ünlü. Gölün etrafını saran kocaman dağlar, gölün ortasında yer alan St. Martin Kilisesi ve göle tepeden bakan Bled Şatosu ilk akla gelen turistik yerlerden..


  
Ziyaretimi Haziran ayında gerçekleştirmiştim ve şansımdan hava oldukça güzeldi. THY ile Ankara’dan İstanbul aktarmalı olarak Ljubljana havaalanına yaptığım rahat bir uçuşun ardından, otelim olan Hotel Jelovica Bled’e yerleştim. İlk yaptığım iş, spor kıyafetlerimi giyip gölün etrafını bir kere turlamaya girişmek oldu. Ancak, görüldüğü gibi kısa olmadığını gölün yarısına geldiğimde anladım ve artık çok geçti J Karanlığa kalmış olsam da muhteşem ateşböceklerinin eşliğinde yürüyüşümü bitirdiğimde yürüdüğüm mesafenin 8 kilometreden fazla olduğu gerçeğini öğrendim. Ziyaretimin son gününde ise adanın etrafını bir kez de kiraladığım bisikletle dolandım. 




Bled’e geldiyseniz yapmanız gereken şeylerden ilki, gölün ortasında bulunan kiliseye gitmektir. Bunu ise Pletna adı verilen geleneksel botlarla yapabilirsiniz. Gölü kirletmemek adına, belediye tarafından gölde motorlu taşıt kullanılmasının yasaklandığı ve yalnızca kano, kürekli tekne ve kayıklarla göl içerisinde dolaşıldığı bilgisini edindim.


Göl içerisinde bulunan adanın üzerine inşa edilmiş olan kiliseye çıkış için 99 basamak olduğu söyleniyor. Yerel bir geleneğe göre yeni evlenen çiftler buraya geliyor ve damat gelini bu merdivenlerin sonuna kadar kucağında taşımayı başarırsa iyi bir evliliğe adım attıkları düşünülüyor. Ben de orayı ziyaret ettiğimde bu ritüeli gerçekleştirmeye çabalayan iki çiftle karşılaşmıştım J


Kilise ziyaretinden sonra adada yapılacak pek bir şey yok doğrusu.. Ziyaret edilecek diğer bir yer olan Bled Şatosu hakkında rehberimiz tarafından şatonun Osmanlı saldırılarına karşı inşa edildiği bilgisi verildi. Şatonun panoramik manzarası ise mükemmel.. Adadan Şato’nun görüntüsü şu şekilde:





Şato’ya ya arabayla erişebilirsiniz, ya da göl kenarında düzenlenmiş olan tırmanış yolundan.. Ben tırmanış yolunu tercih ettim ancak zorlu bir yolculuk olduğunu söyleyebilirim. Şato’da çok şirin bir müze bulunuyor, ayrıca soğuk bir şeyler içilebilecek bir kafeterya da yer alıyor.






Bled Gölü kenarında yüzülebilecek ve düzenlenmiş alanlar bulunuyor. Ancak, göle karşı aşağıda yer alan pistte kışın kayak yapılabildiğini öğrendiğim an buraya bir de kışın gelip ne kadar büyüleyici olduğunu tekrar görmek istediğime ikna olmuştum. 


Bled ile ilgili söyleyebileceklerim bunlar.. Eminim gittiğinize pişman olmayacağınız bir destinasyon.. Özel günler için de bence birebir, alın sevdiğiniz insanları yanınıza ve kendinizi gölün büyüleyiciliğine bırakın derim. 
A.

0 yorum:

Yorum Gönder