14 Temmuz 2016 Perşembe

SIRA DIŞI FİLMLERİYLE TİM BURTON

Gotik betimlemeleriyle tanıdığımız bu Amerikalı yönetmenin her filmi ayrı bi güzel. İzlediğim kadarıyla (hala bazı filmleri eksik ama ilk fırsatta izleyeceğim) filmleri gerek konu olsun gerek çekimler olsun beni benden alıp her seferinde başka bir maceraya sürüklüyor. Film jeneriklerine de kendi damgasını vurmayı bilen Burton’ın hayal gücünün genişliğini aklım almıyor doğrusu.. Karanlık ve kasvetli filmler ve karakterler yaratsa da sıcak hisler barındırabilen filmleri gerçekten efsane niteliğindedir bence J Başlayacaksanız Beterböcek, Batman Dönüyor, Ölü Gelin, Büyük Balık, Charlie’nin Çikolata Fabrikası ve Alice Harikalar Diyarında ile listenizi güvenle doldurabilirsiniz. 







Yönetmenin ayrıca, İstiridye Çocuğun Hüzünlü Ölümü adından harika bir kitabı da vardır. Tüm bunların yanında, Noel Gecesi Kabusu adındaki imza müzikal animasyon filmini de söylemeden geçmeyelim. Film ilerleyen yıllarda 3D’ye de dönüştürülmüş ve filmin kitabı da çıkmıştır. Yakın dönemde Beterböcek 2 ile karşımıza çıkacağı beni oldukça heyecanlandıran Burton’ın hiçbir filminin sonunda vaktinizi boşa harcamış hissetmezsiniz.



Yazın yapılacak aktivite arayanlara önerimizdir, iyi seyirler dilerim J

A.

20 Haziran 2016 Pazartesi

YAZIN VAZGEÇİLMEZİ: GÜNEŞ GÖZLÜKLERİ



Güneşli gün sayısı fazla olan ülkemizde neredeyse yılın yarısından çoğunda çantamızda bulundurduğumuz güneş gözlüklerinde en popüler modelleri mercek altına aldım J


1- Yuvarlak çerçeveli gözlük modeli

Bu gözlüklerin kalın çerçeveli örnekleri olduğu gibi ince çerçevelileri de mevcut. İnceleri John Lennon gözlüğü olarak yer yapmış ve son dönemlerdeki aynalı modellerle çeşitlendirilmiştir. Gözlüklerin yaklaşık bin lirayı geçenlerinin yanı sıra çok uygun fiyata satılan modelleri de piyasada yer alıyor. Prada’dan Ray-Ban’e kadar bu model her markanın ürünlerinde yerini aldı. Benim favorim ise kalın çerçeveli olanlar..






2- Üstten bağlı gözlük modeli

Bu gözlüklere alışana kadar bir süre geçti benim için ama her modeli olmasa da bazı modellerinin güzel gözükebileceğine ikna oldum J Siyah ve kahve tonlarını başarılı buluyorum, renkli uygulamalarına alışamadım henüz..





3- Kenarları kapalı gözlük modeli

Henüz günlük hayatta karşılaşmadığım ancak ünlüler dünyasında bir süredir gördüğüm bir modeldir. Normal gözlüklerin kenarlarını kapatmış gibi ilginç bir tasarım, acaba güneşi mi engellemek maksadı var ortada yoksa sadece tarz gayesi mi anlayamadım J Bence biraz fazla kaba duruyor ancak tabi kombinine bağlı olarak da değişir.. Bakalım siz nasıl bulacaksınız?





4- Tamamı aynalı çerçevesiz model

Bu gözlük modeli de aynı şekilde günlük hayatta karşıma çıkmamış olsa da snapchat fenomenlerinin gözlerinde görmeye alıştık.. Bence güzeller ama temizliği ve çizmeden kullanımı zor olur gibi. Benim gibi hızlı hareket eden biriyseniz gözlüğün sağlam kalmasının mümkünatı yok J





5- Üstü kemikli model

Bu model günlük hayatta ve plajlarda bence en çok karşımıza çıkacak ve erişilebilir fiyatları olan bir modeldir. Ben her takan kişiye yakışacağını düşünüyorum doğrusu.. Ayrıca aynalı camlıları da mevcut, bakalım tanıdınız mı?





6- Ve tabii modası geçmeyen modeller

Bu modeller arasına damla gözlükleri sokmazsak olmaz. Yine her zamanki gibi moda olmaya devam eden diğer bir grup ise wayfarer modelidir. Bu yaz ayrıca altıgen çerçeveli modeller gibi farklı tasarım denemelerine de yer var gibi gözüküyor..

 
 
 
 
 


Güzel ve güneşli günler dilerim J

A.

5 Mayıs 2016 Perşembe

YENİ BİR İTALYAN LEZZET DURAĞI




Ankara'da öyle çok orijinal mekan bulunmaz. Bu benim kanaatim tabi, orijinal olanlar üzerlerine alınmasınlar :) Geçenlerde, Bahçelievler 3. Caddede yürürken, bir mekan göz kırptı bize, böylece bi gün buraya gelip denemeliyiz dediğimiz bir yer keşfetmiş olduk.


3. caddeni sonuna doğru, sol tarafta,  "The Italian Cut Pizza & Kitchen" adlı şirin mi şirin bir mekan burası. Cazibesiyle sizi dışardan kendine çekiyor zaten. Kendinizi İtalya'da bir restoranda keyifli bir akşam yemeği ambiyansının içinde buluyorsunuz bir anda. Dekorasyon oldukça başarılı. Kırmızı beyaz ekoseli örtüler, kırmızı peçeteler, bambu bir kutu içerisine yerleştirilmiş yağdanlık. Kısacası sade ama şık detaylarla dolu bir mekan.




Sahipleri ile de biraz sohbet etme imkanı bulduk, çok sıcak, ilgili insanlar. Ankara’ya böyle bir mekan kazandırdıkları için kendilerine teşekkür ediyorum.


Gelelim lezzet kısmına J benim seçimim, Ricotta Pizza’dan yanaydı. Hamuru ne çok ince ne kalın, ideal ölçülerdeydi. Kullanılan malzemelerin tazeliğine ise diyecek sözüm yok. Yediğim en güzel Ricotta peynirli pizzalardan biriydi.


Arkadaşımın seçimi ise Fettucini Alferdo’dan yanaydı. Tam kıvamında sosuyla, oldukça lezzetliydi o da. Arka fonda çalan güzel müzik eşliğinde, seçimlerimizden memnun, yiyeceklerimizin keyfini çıkarttık.


Pizzalarımız biter bitmez, bu güzel ortamın sıcaklığına ve sevimliliğine uygun kupalarda çaylarımız geldi. Yanında da kendi spesiyalleri ve ikramları nutellalı pizza…


Bir deneyin derim…


G. 

25 Ocak 2016 Pazartesi

BİZİM ORALARDA GÖZLEMEYE “PATİLE” DENİR 

Ankara’da yaşıyorsanız ve ev yapımı leziz mi leziz lezzetler peşindeyseniz, bırakın restoran zincirlerini bir kenara ve yerel yemeklerimizin tadını çıkarın..

Patile, 2003 yılında Semahat Hanım ve eşi Bedrettin Bey tarafından Birlik Mahallesinde açılmış. Malatya-Elazığ yöresinde gözleme için kullanılan isim olan patileyi kullanmışlar, pek de hoş ve akılda kalıcı olmuş. Aslında tattığım için biliyorum, tam gözlemenin karşılığı olmasa da, farkı daha ince olması, kullanılan leziz mi leziz peyniri ve tereyağının bol oluşu. Anlattıklarına göre başta minik bir dükkan iken gelen talepler üzerine yanlarındaki iki dükkanı da alıp genişletmişler ve şu anki haline dönüştürmüşler. İçinde Doğu Anadolu yöresine özgü lezzetlerden olan içli köfte gibi tatlar bulabileceğiniz gibi menülerinde çok çeşitli alternatifler mevcut. Ayrıca, zeytinyağlıları ile doğal pazar kahvaltılarına değinmeden edemeyeceğim. Semahat Hanım her görüşmemizde menülerindeki tüm lezzetlerin tamamen doğal ürünlerden yapıldığı, katkı maddesi kullanılmadığı zira bu yemekleri kendileri ve torunlarının da yediğini vurguluyor.

Patile’nin Ankaralılar tarafından tutulmasının ardından, Çayyolu’nda bir şube daha açmışlar geçtiğimiz yıl. Oldukça güzel döşeli iki katlı bu restoranda da benzer lezzetleri sevenlerine sunuyorlar.  Bu arada, misafiriniz mi geldi, Patile evlere de hizmet sunuyor. Son olarak, çalışanlar için öğle yemekleri,  baby shower organizasyonları, mükemmel ev yapımı ikramlar ve tatlılarıyla Patile iki şubesiyle sizleri bekliyor.


Bol keyifler!



16 Kasım 2015 Pazartesi

İRMİK TATLISI YAPMANIN ÇOK KOLAY OLDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?


Herkese merhaba,

Çok uzun zamandır blogla ilgilenemedim ama artık ufaktan ufaktan yazmaya başlayacağım.

Bugün sizlerle evde çok kolay hazırlayabileceğiniz, çok basit ve lezzetli, bir o kadar da sağlıklı sütlü bir tatlı tarifi vermek istiyorum.

Malzemelerimiz:
  • 1.5 lt süt
  • 11 yemek kaşığı irmik
  • 11 yemek kaşığı toz şeker
  • 1 paket şekerli vanilin
  • 1 miktar tereyağı
  • 6-7 adet ceviz
  • Tarçın

Bir tencereye 1.5 litre süt konulur, üzerine 11 yemek kaşığı irmik, 11 yemek kaşığı toz şeker eklenir. Bu karışım, ocağın başından ayrılmadan kaynayıncaya kadar karıştırılır. Kaynadıktan sonra 1 paket şekerli vanilin ve 1 yemek kaşığı kadar da tereyağı atılır. Birlikte de 1 dakika kadar kaynarlar. Sonrasında soğumak üzere bir köşeye bırakılır. Bu sürede, cevizler kırılır ve çok çok küçük olmayacak şekilde havanda dövülür.

Sonra silikon bir kek kalıbına soğuttuğumuz karışımın yarısı dökülür, üzerine kırmış olduğumuz cevizler ve onun üzerine de irmik tatlısının kalanı eklenir ve buzdolabında soğumaya bırakılır.

Servis ederken üzerine tarçın dökebilir veya mevsim meyveleri ile süsleyebilir bu lezzetli tatlıyı daha da lezzetli kılabilirsiniz.



Herkese afiyet olsun.

G.

27 Ağustos 2015 Perşembe

TARİHİ LİKYA YOLU

Kemer’den başlayıp Fethiye’de son bulan ve Teke Yarımadasındaki Likya eserlerini kapsayan patikaların birleştirilmesi ve işaretlenmesiyle oluşturulmuş bir yürüyüş yoludur Likya Yolu.. Yaklaşık 500 km uzunluğunda olan ve yürüyerek durmaksızın 1 ay içerisinde bitirilebilecek olan yol çeşitli etaplara ayrılmıştır. Yol üzerinde mükemmel manzaralar ve 19 antik Likya kenti kalıntılarına şahit olunabilir. Yolun belirlenmesi ve işaretlenmesi çalışmaları İngiliz bir araştırmacı tarafından yapılmış ve 1999 yılında hizmete açılmıştır. Parkurun tamamı işaretlenmiştir, üzerinde konaklama imkânları mevcuttur ve yolun bakımı gönüllü kuruluşlar tarafından yapılmaktadır. 


Peki bu Likya Yolu üzerinde neler görülebilir?

1- Patara Antik Kenti
Bu antik kent, Kalkan belgesi yakınlarında yer alıyor ve Likya Birliğinin başkentliğini yaptığı söyleniyor. Antik kentin denizle birleştiği noktada ise Türkiye’nin en uzun ikinci kum plajı yer alıyor. Karetta karettaların üreme bölgesi olması nedeniyle plajdaki tesisler özel kurallar uyguluyor ve çevrenin korunmasına dikkat ediyorlar. Bu plaj yüzmeye değer!



2- Myra Antik Kenti
Demre ilçesinde bulunan antik kentin en dikkat çekici iki yapısından biri antik tiyatrosu. Tiyatro oldukça heybetli ve iyi korunmuş durumda. İkincisi ise kaya mezarları. Ayrıca, taşlara işlenmiş ve hepsi birbirinden farklı yüz figürleri ise çok etkileyiciydi.




3- Gelidonya Feneri
Akdeniz’in kılavuz fenerlerinden biri olan bu fenere patika bir yoldan yürüyerek ulaşabilirsiniz. Kumluca ilçesine bağlı Karaöz mevkiinden gidilen fenerin manzarası tam anlamıyla bir harika. Önünde beş adalar manzarasıyla dünyanın en güzel manzaralarından seçilen olan fenerin yıllardır görevlisi olan kişiden hikâyesini dinleyebilirsiniz. Gelidonya burnu ayrıca milattan önceye ait bir gemi batığına da ev sahipliği yapıyor.


4- Olimpos
Doğrusu giderken bu kadar güzel bir antik kent ve plajla karşılaşacağımı ummuyordum. Antik kentin içerisinden serin mi serin bir dere akıyor. Antik kentin içindeki mozaik zeminli ev oldukça etkileyiciydi. Ardından dağların bir şemsiye görevini gördüğü mükemmel sahile ulaşıyorsunuz.. Orta büyüklükteki taşlardan oluşan plajı ve Akdeniz’e göre serin deniziyle sizleri mest edeceğine inanıyorum.



5- Chimera-Yanantaş
Olimpos ile aynı koyu paylaşan Çıralı mevkiinde bulunan bir dağın tepesine 1 km el feneriyle çıkıp taşların yandığını görünce bir an şaşırmıyor değil insan.. Oldukça güzel bir efsane anlatılıyor ve buna göre kısaca bu ateş Chimera adında ve bir dövüş sırasında yerin altına gönderilen ejderhanın ateşleri.. Gelenler sucuklarını kızartıyor ve manzaranın keyfine varıyor. Denilen o ki olimpiyat meşalesi bu sönmeyen ateşin sembolik bir yansımasıymış.



6- Phaselis Antik Kenti
Bu antik şehir Kemer’e oldukça yakındır ve antik kentin yanı sıra güzel bir piknik alanı ile çakılsız ve harika bir plaja da ev sahipliği yapmaktadır. Üç tane koyu olan antik bir limana ev sahipliği yapan yer cennetten bir köşe sayılabilir.


7- Simena Antik Kenti
Yalnızca deniz yoluyla ulaşılabilen bu antik kentin yarısı bir deprem sonrasında sular altında kalmış. Civardaki çeşitli yerlerden Kekova tekne turuna katıldığınızda muhakkak bir durak noktası olan antik kentte bir kale ve içinde de antik tiyatro kalıntıları bulunuyor. Gerçekten masalsı bir yapısı olan bu şehre kesinlikle gitmenizi tavsiye ederim.



8- Antiphellos Antik Kenti
Günümüzdeki Kaş ilçesinin üzerine kurulduğu bir antik kenttir. Kaş şehri içerisinde yer yer Likya döneminden kalma lahitlere rastlanır. Ayrıca şehir merkezine yürüme mesafesinde bulunan antik tiyatro ise günbatımında Yunan adaları manzarasıyla görülmeye değerdir.


Bu manzaraların bir maceraya değeceğine inanıyorum J Öte yandan vakti kısıtlı arkadaşlar bu bahsettiğim yerleri aracınız yardımıyla da dolaşabilirsiniz. Tabii arada sırada 1-2 km yürümek zorunda kalsanız da biz de arabayla Likya Yolu fikrini hayata geçirmiş insanlar olarak hepsinden zevk aldık.. Tabii kaçırdıklarımız da cabası..

İyi eğlenceler!

A.